Jerry Seinfeld’den Yaratıcılık Tüyoları

Jerry Seinfeld, Hemingway gibi “Bırakın yazmayı doğuştan bildiğinizi sansınlar,” diyen ketumlardan değil. Neyi nasıl yaptığını anlatmayı seven bir adam. Dolayısıyla “Ya bu Seinfeld dokuz sezonluk efsanevi diziyi, o stand up gösterilerini nasıl yaratmış? Nasıl kırk yıllık başarılı bir kariyer inşa etmiş kendine?” diye merak edenler olarak şanslıyız.

Seinfeld’in çalışma rutinine dair pek çok ipucunu Jerry Before Seinfeld ve Jerry Seinfeld Comedian gibi belgesellerde bulmak mümkündü zaten. Ama geçtiğimiz günlerde Jerry Seinfeld bir de Tim Ferriss’in podcast’ine katılınca tam oldu. Çünkü Tim Ferriss sistem kurma ve kendini gerçekleştirme gibi benim sevdiğim konuları ele alan bir yazar/podcastçi. Programında ağırladığı konuklarla da genelde bu minvalde söyleşiyor. Seinfeld de konunun ilgilisini bulunca anlattıkça anlatmış ve ortaya bayağı kapsamlı bir söyleşi çıkmış. İşte bu notlar o söyleşiden.

Yeteneğinizi yönetebiliyor musunuz?

Yeteneğe sahip olmak yetmiyor, onunla ne yapacağını da bilmek gerekiyor. Seinfeld yirmi yaşındaki kızının yazıya yeteneği olduğunu ama onun, yeteneğini henüz yönetmeyi bilmediği için zorlandığını söylüyor ve ekliyor: “Yaratıcı bir yeteneğe sahip olmak, bir atınızın olması gibidir. Ya siz onu idare etmeyi öğrenirsiniz. Ya da o ne yapar eder sonunda sizi mahveder.”

Peki yeteneğimizi nasıl yönetebiliriz? Seinfeld, kendisinin kırk yılı aşkın kariyeri boyunca uyguladığı ve kızına önerdiği sistemi bizimle de paylaşıyor.

Her gün yazın

Jerry Seinfeld’in “Zinciri Kırma” yöntemini Barış Özcan’ın alışkanlık edinmeyle ilgili videosundan da hatırlayabilirsiniz. Bu yönteme göre hayatınıza dahil etmek istediğiniz bir alışkanlık seçiyorsunuz. Ve onu her gün yapmak üzere yola çıkıyorsunuz. O eylemi yaptığınız her gün de takviminizi işaretliyorsunuz. Bir süre takvime koyduğunuz işaretler, eylemin kendisinden bağımsız olarak size güç vermeye başlıyor ve zinciri kırmak istemiyorsunuz.

Yazı seansınızın sınırlarını netleştirin

Belirsizlik insanı korkutan ve yazı masasından uzaklaştıran bir şey. Seinfeld de bunun önüne geçmek için yazı seansının sınırlarının net çizilmesi gerektiğini vurguluyor. “O gün neyi ele alacağınızı bilin. Ve masanın başına oturmadan önce ne zaman kalkacağınızı da netleştirin. Yoksa kendinizi işe koyulmaya bir türlü ikna edemezsiniz,” diyor. Seinfeld’in günlerce yazmayıp sonra bir oturuşta saatlerce yazmayı planlayanlara da bir çift sözü var: “Oturup tüm gün yazmak diye bir şey yok. Shakespeare bile tüm gün yazmıyordu! Bu kendine işkence etmekten başka bir şey değil.”

Kendinizi ödüllendirin

Charles Duhigg’in Alışkanlıkların Gücü’nde veya alışkanlık geliştirmeyle ilgili başka bir kitapta denk gelmiş olabilirsiniz: Bir alışkanlığı pekiştirmek için eylemden sonra kendini ödüllendirmek gerekiyor. Seinfeld de aynı şeyden dem vuruyor. “Başardığınız şey kolay değil. Kendinize verdiğiniz sözü tuttunuz, oturup yazdınız. Gidip dondurma yiyin. Ya da ne bileyim sevdiğiniz başka bir şeyi yapın,” diyor.

Yazdığınız şeyi kimseye aynı gün içinde anlatmayın

Seinfeld her gün tekrar tekrar yazı masasının oturabilmek için kendini ödüllendirmenin şart olduğundan bahsederken aslında en büyük ödülün iyi bir şey yazdığınızı bildiğinizde içine girdiğiniz zihin hali olduğunu söylüyor. O kendinden memnun ruh halini koruyabilmek için de o gün yazdığınız şeyi kimseye anlatmamayı salık veriyor. Ertesi gün gelip bir önceki gün yazdıklarımızın aslında sandığımız kadar iyi olmadığını fark edebiliriz ve onlar üstünde çalışabiliriz. Ama bu arada başkalarının fikirleriyle aklımızı bulandırmanın veya keyfimizi kaçırmanın bir anlamı yok. Geri bildirim almanın da yeri, zamanı gelecek.

Not alın

“Hiç bir şey hakkında her şey”i anlatan dizi olarak geçen Seinfeld dizisi, incir çekirdeğini doldurmazmış gibi görünen ayrıntılarla dokuz sezonu devirmeyi başardı. Seinfeld gün içinde ilgisini çeken, onu gıcık eden şeyleri not aldığını söylüyor. Ve bunun çalışma sürecinin önemli bir parçası olduğunu ekliyor.

Seinfeld’in Yaratım Süreci

Seinfeld stand up gösterileri için yazım sürecini de şu şekilde anlatıyor: “Defterimi önüme alıyorum. Burada alt alta not aldığım bana komik veya aptalca gelen şeyler oluyor. Ve buradan insanların benim gördüğüm şeyi görmelerini sağlayacak bir şey çıkarabilir miyim diye bakıyorum. Bu işin en, en başlangıcı. Seçtiğim şey üstüne yazıyorum. Şanslıysam yarım sayfa- bir sayfa çıkıyor ve o günlük onunla işim bitiyor. Ertesi günkü yazı seansımda onu tekrar okuyorum ve neyin hoşuma gidip gitmediğine bakıyorum. Her yazarda olduğu gibi benim için de işin yüzde 95’i yeniden yazmak.”

“Benim için süreç iki aşamadan oluşuyor: Bir serbest yaratma aşaması var. Bir de yapma-cilalama aşaması var. Ben ikinci kısımda çok fazla zaman harcıyorum ve buna da bayılıyorum. Bana kesinlikle zaman kaybı gibi gelmiyor bu. Her bir kelime kulağıma harika gelene kadar uğraşıyorum. Ve nihayet bu anlatmak için sabırsızlandığım bir şey haline gelmiş oluyor. Sahneye çıkıp anlatıyorum. Buna da son derece bilimsel bir şey gibi bakıyorum. Bir deney yapıyorum. Seyirciden “Bu iyi, bu iyi idare eder, bu çok iyi, bu ise felaket,” gibi veriler alıyorum sahnedeyken. Sonra bu verilerle yeniden yazım aşamasına dönüyorum ve sonra yeni fikirler geliyor.”

Tim Ferriss ve Seinfeld söyleşisinde benim burada aktarabildiğimden çok daha fazlası var. Hatta Seinfeld gaza gelmiş, düzenli transandantal meditasyon ve ağırlık kaldırmayla yoluna girmeyecek hayat yok gibi iddialı laflar da etmiş. İlginizi çektiyse Tim Ferriss Show’un 485. bölümünü Spotify’da bulabilirsiniz. Belki ben de zamanında Jerry Seinfeld ve David Lynch’ten özenip nasıl Transandantal Meditasyon’a merak sardığımı başka bir yazıda anlatırım.

Create a free website or blog at WordPress.com.

Up ↑