Natalie Goldberg’ten bahsedip bahsedip bir tane bile serbest yazma alıştırması paylaşmasam olmazdı. Serbest yazma yöntemi, uzun yıllar okulda yüksek not almak için yazmak durumunda kalmanın getirdiği tedirginliği üstümüzden atmak veya elimizi yazıya alıştırmak için oldukça etkili bir yöntem.
Bu alıştırmayı yapmak için daha önceden yaratıcı yazarlıkla ilgili herhangi bir eğitim almış olmanıza gerek yok. Eğer on beş dakikanız varsa hadi kağıt kaleminizi alın, beraber yapalım.
Evin rahat ettiğiniz bir köşesine geçin. Kağıdın en tepesine “Bir keresinde öyle bir kar yağdı ki…” yazın. Bu çıkış noktamız. Saatinizi on dakika sonrasına ayarlayın. Ve aklınıza gelenleri olduğu gibi yazmaya başlayın. Tek kural var, süre dolana kadar elinizi kaldırmadan yazmanız. Dilbilgisi veya noktalama işaretlerine takılmayın. Anlamlı bir bütün oluşturmaya da çalışmayın. Sadece yazın.
Bitirdikten sonra dönüp yazdıklarınızı okuduğunuzda şaşırabilirsiniz. Belki hiç aklınızda olmayan uzak bir anıyı çağırmıştır bu cümle. Çocukken bütün mahalle kar topu oynadığınızı anlatmışsınızdır. Belki de aslında olmamış bir şeyden; hiç yağmamış bir kardan bahsetmiş, kurmacaya göz kırpmışsınızdır. Yazdıklarınıza biraz daha yakından baktığınızda aslında başka bir şeyden bahsettiğinizi de fark edebilirsiniz. İlk kez kar gören çocuğun heyecanını anlatırken söylemek istediğiniz keşke ben de hâlâ böyle küçük şeylerden mutlu olabilseydim olabilir. Ya da bir anda lapa lapa yağıp etrafa büyülü bir hava katan karın, iki gün içinde çamurlaşıp eziyete dönüşmesi size rüya gibi başlayıp hızla kabusa dönüşen bir ilişkiyi hatırlatmıştır. Hepsi olabilir. Ama bazen de kar, sadece kardır.
Böyle alıştırmalar yaparken benim zaman zaman düştüğüm bir tuzak var. O konuda sizi de uyarmak isterim. Zihniniz bu çıkış noktasını fazla basit bulabilir ve “Dur ben, en iyisi içinde kar geçen bir öykü yazayım,” gibi bir şeyle gelip el yükseltmeye çalışabilir. Benim zihnim genelde böyle numaralar çekip işleri olduğundan karmaşık bir hale getirmeye bayılıyor. Ve durumun o an farkına varmazsam basit bir yazı alıştırmasıyla boğuşurken buluyorum kendimi. 🙂 Yazdıklarınız daha sonra başka bir yere evrilebilir ama bu aşamada alıştırmanın bu kadar basit olmasının bir nedeni var. Tavsiyem, buna bağlı kalmanız. On dakikanın sonunda kendinizi yazının tam içine girememiş bir halde de bulabilirsiniz. Bu da kabulümüz. Çünkü bu sadece bir başlangıç. 🙂
Natalie Goldberg’in geçen postta sözünü ettiğim kitabında kısa denemelerin sonunda bu tür alıştırmalar yer alıyor. Ama bu alıştırma orada yoktu. Kendisi New Mexico’da çölün ortasında yaşadığı için olabilir. 🙂 Bu benim aklıma geçen hafta İstanbul’a şöyle bir yağıp giden kardan sonra geldi. Masamdaki olağan işlere dalmadan önce bir ısınma alıştırması olarak yaptım, burada sizinle de paylaşmak istedim.
Oturup yazarsanız ve deneyiminizi paylaşmak isterseniz yorumlara beklerim. Atölyelerde en çok sevdiğim şeylerden biri herkesin aynı çıkış noktasından ne kadar farklı yerlere gidebildiğini görmek oluyor.
Leave a comment