Senaryo Yazarının El Kitabı

Senaryo Yazarının El Kitabı‘nın Türkçesi nihayet çıkmış. (Çeviri: Mehmet Gürsel) Alfa Yayınları, Syd Field’ın Senaryo Yazımının Temelleri kitabından sonra bunu da basmış. Benim de bundan senarist Meriç Demiray’ın (@mericdemiray) Instagram’da yaptığı bir paylaşım sayesinde haberim oldu. Heyecanla sizinle paylaşmaya geldim. Bu kez çok faydasını gördüğüm bir kitaptan bahsedip “Ama henüz Türkçesi yok,” demek durumunda kalmayacağım için mutluyum. “Umarım önümüzdeki yıllarda bu alanda daha çok kitap Türkçeye kazandırılır,” diyor ve başlıyorum.

Syd Field, Amerika’da ilk kez 1970’lerin sonunda yayınlanan Senaryo Yazımının Temelleri ve onun peşi sıra gelen Senaryo Yazarının El Kitabı‘yla Amerikan film sektörünü derinden etkilemiş bir senaryo gurusu. Temel olarak yaptığı şey Aristo’nun Poetika’da sözünü ettiği üç perdeli dramatik yapının günümüzdeki hikaye anlatımında hâlâ geçerli olduğunu hatırlatmak. Field modern filmlerden verdiği örneklerle bu tezini destekliyor ve senaryo yazarlarına hikayelerini inşa edebilecekleri sağlam bir yapı modeli sunuyor.

Senaryo Yazımının Temelleri işin teorisini kavramak için iyi bir giriş kitabı. Ama benim için Senaryo Yazarının El Kitabı ayrı bir yere sahip. Çünkü işin teorisini ne kadar okursanız okuyun, derste ne kadar dinlerseniz dinleyin yazmak; öğrendiklerinizi kendi hikayenize uygulamak başka bir şey. Tüm o bilgiler eşliğinde masanın başına geçtiğinizde “İyi, güzel tamam da… Şimdi ne yapacağız peki?” diye kalıveriyorsunuz. İşte Field’ın söz konusu kitabı bu noktada devreye giriyor. Kitap, fikir aşamasından senaryonun son halini vermeye kadar yazım sürecinde sizi adım adım yönlendiriyor. Başlangıçta zihninizde gaz ve toz bulutu halinde bulunan hikayenizin yavaş yavaş şekilleniyor.

Ben Senaryo Yazarının El Kitabı‘yla San Francisco’da okuduğum dönemde tanıştım. Senaryoya giriş dersinde temel kitabımız buydu. Dönemin sonunda iyi kötü bir uzun metraj senaryo teslim edebildiysem tamamen bu kitabın sayesindedir. Senaryo yazım sürecine pratik bir yaklaşım getiren bu kitapla birlikte yazım sürecinin belli bir ölçüde kontrol edilebilir bir şey olduğunu, bir delilik olarak yaşanması gerekmediğini de daha iyi anladım.

Yıllar içinde hem birlikte çalıştığım insanlardan hem de kendi yazı deneyimimden yazım süreciyle ilgili epey şey öğrendim. Artık hikaye geliştirip senaryo yazarken bu kitaptaki aşamaları bire bir takip ettiğimi söyleyemem ama yine de her projenin başında mutlaka bu kitaba uğruyorum. Syd Field’ın bu kitabı, ince bir ipin üstünden karşıya geçmeye çalışan cambazın altındaki güvenlik ağını hatırlatıyor bana. Belki zaman içinde bacaklarımızın titrekliği azalmış ve vizyonumuz güçlenmiştir ama yine de her ihtimale karşı Syd Field’in orada olduğunu bilmek iyi gelir.

Leave a comment

Blog at WordPress.com.

Up ↑